Premium İzlanda: Kuzeyin Sessiz Büyüsü Norveç Ve Faroe Adaları

Oslo (1) – Laerdal (1) - Bergen (2) - Faroe Adaları (3) - Reykjavik (2)

THY

  • Kuzey’in sessiz zarafetine yolculuk başlıyor.
  • İstanbul’dan Türk Hava Yolları’nın tarifeli uçuşuyla sabah saatlerinde Oslo’ya varıyoruz.
  • İskandinavya’nın dingin başkenti Oslo, temiz çizgileri, modern mimarisi ve doğayla kusursuz uyum içindeki yaşam biçimiyle ilk andan itibaren farklı bir dünyanın kapılarını aralıyor.
  • Havalimanında bizleri bekleyen özel aracımızla şehir merkezine doğru ilerlerken, yolda Norveç’in düzenli şehir dokusunu ve pastoral manzaralarını hissediyoruz.
  • Odalarımıza yerleşmeden önce, bavullarımızı otele teslim edip rehberimiz eşliğinde Oslo yürüyüş turuna çıkıyoruz.
  • Günün en özel durağı: Oslo fiyordunun kenarında, çağdaş bir mimari harikası olarak yükselen MUNCH Müzesi.
  • Burada, sanatçının “insanın iç çığlığını” simgeleyen başyapıtı The Scream (Çığlık) ile yüz yüze geliyoruz.
  • Müzenin 11 katlı cam cephesinden Oslo fiyorduna bakan manzaralar eşliğinde, hem Munch’un hem de Norveç’in melankolik ruhuna tanıklık ediyoruz.
  • Ardından, yürüyerek şehrin en canlı aksı Karl Johans Gate boyunca ilerliyoruz; kafe terasları, butik dükkânlar ve Norveç Kraliyet Sarayı’nın bahçeleri eşliğinde özgür bir keşif zamanı…
  • Gün batımında Oslo’nun huzurlu atmosferiyle tanıştıktan sonra, akşam serbest zaman.

  • Fiyortların kalbine doğru yavaş bir yolculuk.
  • Sabah kahvaltının ardından, Norveç doğasının dinginliğini adım adım hissetmeye başlayacağımız yolculuğumuza çıkıyoruz.
  • İlk durağımız, insanın tüm duygusal evrelerini bronz, granit ve demir heykellerle anlatan Vigeland Parkı — doğa, sanat ve insan bedeninin kusursuz birlikteliğini gözler önüne seren bu açık hava müzesi, Norveçli heykeltıraş Gustav Vigeland’ın ömrü boyunca süren çalışmasının bir eseri.
  • Buradan, Oslo’nun kuzey yamacına doğru tırmanarak Holmenkollen’e ulaşıyoruz. Şehrin simgesi haline gelen kayak sıçrama kulesinin panoramik terasından, Oslo fiyordu ve çevresindeki ormanların sessiz uyumuna tanıklık ediyoruz. Bu manzara, İskandinavya’nın doğayla olan zarif uyumunun adeta bir özeti.
  • Ardından kuzeye, Lillehammer yönünde ilerliyoruz. 1994 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmış bu kasaba, ahşap mimarisi ve göl manzarasıyla tipik bir Norveç pastoral atmosferi sunuyor.
  • Yol boyunca sık sık durarak Norveç’in kırsal peyzajını, kırmızı evleri, göller ve ormanların arasına saklanmış küçük köyleri gözlemliyoruz.
  • Öğleden sonra fiyortların büyülü dünyasına yaklaşıyoruz. Sognefjord vadisine girmeden önce, Viking döneminden kalma ahşap mimarinin en güzel örneklerinden Borgund Stave Church’ü dışarıdan görüyoruz. Ejderha başlı ahşap sütunlarıyla, 12. yüzyıldan günümüze ulaşmış bu yapı, Norveç’in mitolojik geçmişine dokunurcasına bir iz bırakıyor.
  • Akşamüstü Laerdal kasabasına vardığımızda, fiyordun sessiz sularına bakan otelimizde dinlenme zamanı.
  • Gün, Norveç mutfağının sade ama rafine lezzetlerinden oluşan bir akşam yemeğiyle sona eriyor.

  • Su, dağ ve gökyüzünün birleştiği yerde: Norveç’in kalbi.
  • Kahvaltının ardından, bugün Norveç’in en büyüleyici manzaralarından birine doğru yol alıyoruz.
  • Kuzey’in sisli sabahında, fiyordun sularına vuran ilk ışıklarla birlikte Flåm vadisine ilerliyoruz — küçük bir köy ama doğanın kudretiyle şekillenmiş bir başyapıt.
  • Burada bizi bekleyen tekneye binip, UNESCO Dünya Mirası listesindeki Nærøyfjord üzerinde süzülüyoruz.
  • Yüksekliği bin metreyi bulan dik yamaçların arasında, gökyüzüne dokunurcasına yükselen dağlar, çağlayan şelaleler ve suya yansıyan bulutlar…
  • Bu yolculukta fiyordlar sadece bir doğa harikası değil, aynı zamanda sessizliğin, sadeliğin ve zamansızlığın sembolü.
  • Tekne turunun ardından, Avrupa’nın en dik eğimli hatlarından biri olan Flåmsbana trenine biniyoruz.
  • Flåm’dan Myrdal’a uzanan bu kısa ama unutulmaz yolculuk, dağ köyleri, ormanlar ve şelaleler arasından kıvrılarak yükseliyor. Her bir virajda, Norveç’in nasıl bir kartpostal ülkesi olduğunu bir kez daha fark ediyoruz.
  • Myrdal’da tren değiştirip Voss yönüne devam ediyoruz; burada bizi bekleyen özel aracımızla Bergen’e doğru yola çıkıyoruz.
  • Akşamüzeri ulaştığımız Bergen, fiyortların kapısı ve Norveç’in kültürel kalbidir.
  • Denizin, sanatın ve tarihî ahşap evlerin iç içe geçtiği bu şehir, modern Kuzey yaşamının zarif bir yansıması.
  • Renkli Bryggen evlerinin arasındaki atmosfer, deniz tuzuyla karışan taze balık kokusu, fener ışıklarıyla dolu liman manzarası…
  • Bu akşam, Bergen’in seçkin restoranlarından birinde Nordik mutfağının modern yorumlarını tadıyoruz.

 

  • Renklerin, rüzgârın ve tarihin şehri.
  • Sabah, denizden gelen tuzlu esintilerle birlikte Bergen’de yeni bir güne uyanıyoruz.
  • Norveç’in ikinci büyük kenti olmasına rağmen, Bergen hâlâ bir balıkçı kasabasının sıcaklığını, bir sanat şehrinin zarafetini ve bir fiyort limanının dinginliğini koruyor.
  • Kahvaltının ardından rehberimiz eşliğinde Bergen şehir turuna çıkıyoruz.
  • İlk durağımız, 14. yüzyıldan bu yana aynı dokuyu koruyan Bryggen bölgesi — UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bu tarihî rıhtım, renkli ahşap evleri, dar sokakları ve denize uzanan iskeleleriyle Orta Çağ’ın ticaret atmosferini hâlâ hissettirir.
  • Burada Hanseatic tüccarlarının izlerini sürerken, Kuzey’in denizle kurduğu derin bağı daha iyi anlarız.
  • Turun ardından Balık Pazarı’nda kısa bir yürüyüş molası veriyoruz.
  • Somon, kral yengeç, ringa gibi Norveç’in sembolü hâline gelmiş lezzetlerle dolu tezgâhlar, taze pişen balık kokularıyla şehrin ritmini belirler.
  • Kuzey mutfağının doğallığını ve sadeliğini bu kadar zarif biçimde sunabilen az şehir vardır.
  • Günün devamında Bergen’in geçmişine dokunmak için, Gamle Bergen Açık Hava Müzesi’ni ziyaret ediyoruz.
  • 19. yüzyıl Norveç’inden bugüne taşınmış ahşap evlerin arasında dolaşırken, zamanın yavaşladığı bir dünyaya adım atıyoruz.
  • Her evin içinde, dönemin mobilyaları ve kostümleriyle canlandırılmış sahneler, Bergen halkının günlük yaşamına bir pencere açıyor.
  • Öğleden sonra serbest zaman — isteyenler limandaki küçük kafe ve galerilerde vakit geçirebilir ya da Floibanen füniküleriyle şehrin tepelerinden manzaranın tadını çıkarabilir.
  • Akşam, kuzeyin uzun gün batımıyla birlikte şehir altın bir ışığa bürünür.

 

  • Bulutların arasında kaybolan kara parçası: Faroe’ye varış.
  • Sabah kahvaltının ardından Bergen havalimanına transfer.
  • Kuzey Atlantik’in dalgaları üzerinde, sislerin ardında gizlenen bir ada grubuna doğru yola çıkıyoruz.
  • Widerøe WF290 seferiyle, yaklaşık 1 saatlik kısa bir uçuşun ardından, Faroe Adaları’na — Vágar Havalimanı’na iniş yapıyoruz.
  • Uçaktan ilk adımınızı attığınızda, deniz rüzgârı ve tuz kokusu yüzünüze çarpar; doğanın burada hâlâ hüküm sürdüğünü hemen hissedersiniz.
  • Faroe Adaları, Norveç ile İzlanda arasında, sanki dünyanın geri kalanından bağımsız yaşayan 18 volkanik adadan oluşur.
  • Her biri birbirine köprülerle, tünellerle ve bazen sadece rüzgârın rehberliğiyle bağlıdır.
  • İlk keşif turumuz doğrudan Vágar Adası üzerinde:
  • Rüzgârın yönüne göre değişen şelalesiyle ünlü Múlafossur, kayalıklara kurulmuş sessiz Gásadalur Köyü ve gökyüzüyle birleşen Leitisvatn Gölü.
  • Bu adada manzara sadece görülmez; neredeyse hissedilir — suyun, rüzgârın ve taşın binlerce yıldır süren diyaloğu.
  • Öğleden sonra Tórshavn’a doğru ilerliyoruz.
  • Kıvrıla kıvrıla ilerleyen yollar, kuzey rüzgârına meydan okuyan koyun sürüleri ve sisin içinden beliren yeşil tepeler…
  • Adanın ritmi yavaş, ama büyüsü derindir.
  • Akşamüstü otelimize varıyoruz..
  • Gün batımıyla birlikte, gri tonların arasında kaybolan deniz ufku sizi sessizliğe davet eder.
  • Dileyen misafirler, akşam yemeğini şehir merkezindeki seçkin restoranlarda (örneğin Áarstova veya Barbara Fish House) alabilir.
  • Faroe mutfağı, kuzeyin sade malzemelerine mistik bir zarafet katar: kurutulmuş balık, kuzey denizinin kabukluları, deniz tuzu ve fermente aromalar…

 

  • Rüzgârın, denizin ve efsanelerin çizdiği bir daire.
  • Faroe Adaları’nda sabahlar farklıdır. Sis, gökyüzüyle deniz arasındaki sınırı siler; bazen birkaç metre öteniz bile bir sırra dönüşür.
  • Bugün o sisin ardına, adaların ruhuna doğru yola çıkıyoruz.
  • Kahvaltının ardından, “Faroe Golden Circle” olarak adlandırılan rotaya başlıyoruz — ama burada altın, parlayan taşlarda değil; doğanın kendisindedir.
  • İlk durağımız Saksun, zamanın durduğu bir vadi köyü.
  • Yeşil tepelerle çevrili küçük bir lagün, çim çatılı evler ve bir taş kilise…
  • Gelgitin yönüne göre bazen denize açılan, bazen karaya dönüşen bu koy, adeta doğanın nefes alıp verdiği bir kalp gibi.
  • Burada sessizlik bile bir ses taşır; koyunların çanları ve rüzgârın uğultusu, adanın tek müziğidir.
  • Yola devam ederken, Eiði köyü yakınlarında iki dev kayalık gövde karşımıza çıkar: Risin ve Kellingin — Faroe efsanelerine göre, İzlanda’yı çalmaya çalışan bir dev ve karısıdır.
  • Güneş onları yakalayıp taşa çevirmiştir. Bu yüzden, adalılar sabahları önce onlara bakar; rüzgârın hangi yönden eseceğini onlar söyler.
  • Rota boyunca yeşilin her tonunu, sisin içinden beliren küçük köyleri, denizin tuzlu kokusunu hissederek ilerliyoruz.
  • Son durağımız Gjógv, “yarık” anlamına gelen doğal limanıyla bilinir.
  • Yüzyıllardır küçük tekneler burada dalgalardan korunur, adalılar bu limandan dünyaya açılır.
  • Burada kısa bir yürüyüş yapıyor, denizle dağların birbirine dokunduğu o nadir anlara tanıklık ediyoruz.
  • Akşamüstü Tórshavn’a dönüşte yollar boş, gökyüzü gri ve zamansızdır.
  • İsteyen misafirler şehir merkezinde seçkin restoranlarda akşam yemeği alabilir.
  • Menülerde balık, kuzey otları, süt ürünleri ve fermente lezzetlerin sessiz uyumu sizi bekler.

 

  • Kuzey’in yalnız adası, denizin kızı ve taşın sessizliği.
  • Bugün Faroe Adaları’nın en etkileyici, en yalnız yüzüne — Kalsoy Adası’na — yol alıyoruz.
  • Yerel halk buraya “flüt adası” der; çünkü uzun, ince yapısıyla okyanusun rüzgârını bir müzik gibi içine çeker.
  • Sabah erken saatte Tórshavn’dan ayrılıp kısa bir feribot yolculuğuyla Kalsoy’a geçiyoruz.
  • Sis, deniz ve kayalıkların arasından yavaşça yükselirken, adanın efsanelerine konu olmuş Kópakonan hikayesini hatırlarız:
  • Bir zamanlar denizden çıkan bir fok kızı, bir insana âşık olur ve karaya gelir…
  • Ama deniz onu hep çağırır, sonunda geri döner.
  • Bugün adanın ucundaki deniz fenerinin yanında bu hikâyeyi anlatan bir heykel var — dalgalar yükselirken sanki fok kız hâlâ orada, tuzlu rüzgârın içinde nefes alıyor.
  • Kalsoy’un dar yolları, her virajda başka bir manzara, başka bir yalnızlık sunar.
  • Yolun sonunda, deniz fenerine kadar yürüyüş yapanlar için ufuk çizgisi bir tabloya dönüşür:
  • Aşağıda köpüren Kuzey Atlantik, yukarıda uçurumun üzerinde siz.
  • İnsanın küçüklüğünü, doğanın sonsuzluğunu anlatan bir deneyim.
  • Öğle saatlerinde Viðareiði köyüne uğruyoruz — Faroe’nin en kuzey noktası.
  • Burada rüzgâr kesilmez, deniz hiç durmaz. Köy kilisesi beyaz taşlarıyla gri manzaranın ortasında bir sükûnet sembolü gibidir.
  • Kısa bir yürüyüşle çevredeki kayalıklara çıkıyor, adanın nefesini hissediyoruz.
  • Dönüş yolunda Klaksvík kasabasında mola veriyoruz.
  • Faroe’nin ikinci büyük yerleşimi olan bu liman kasabası, yüzyıllardır balıkçılıkla yaşayan insanların sessiz dayanıklılığını yansıtır.
  • Burada sade bir öğle yemeği molası veriyoruz; yerel çorba, balık ve taze ekmeklerle kuzeyin mutfağına bir ara dokunuş.
  • Akşamüstü tekrar Tórshavn’a dönüyoruz.
  • Günün sonunda, otelinizin panoramik manzarasında sessiz bir akşam…
  • Faroe’de, bazen hiçbir şey yapmamak bile bir deneyimdir.

 

  • Ateşin ve buzun ülkesine geçiş: elementlerin dansı.
  • Sabah, Faroe’nin gri tonlarına uyanıyoruz.
  • Okyanusla gökyüzünün birbirine karıştığı bu topraklara veda etmeden önce son kez tepelerdeki sisin içinde yürüyen koyunları, kıyıya çarpan dalgaları ve rüzgârın yonttuğu taş evleri izliyoruz.
  • Bu topraklar, sessizliğiyle insanın içine işleyen bir güzellik bırakır.
  • Kahvaltı sonrası havalimanına transfer ve kısa bir uçuşla İzlanda’ya, “ateşin ve buzun ülkesine” geçiyoruz.
  • FI301 Vágar – Keflavík 14:40–15:25 uçuşu sonrası uçaktan indiğimizde, doğa bir kez daha karşımıza bambaşka bir yüzle çıkar:
  • Siyah lav taşları, yerden yükselen buharlar, volkanik bir manzara… İzlanda, yeryüzünün kalbinin hâlâ attığını hatırlatır.
  • Varışta, ilk durağımız doğrudan Blue Lagoon.
  • Sıcak, mineralli termal suların içinde, vücudunuzun tüm yol yorgunluğunu bıraktığı, adeta yeniden doğmuş gibi hissettiren bir deneyim…
  • Mavi ve gri tonlarının birbirine karıştığı bu manzara, İzlanda doğasının özüdür: sert ama şifalı, yalın ama büyüleyici.
  • Yüzyıllar boyunca yeraltından gelen lav suları, bugün dünyanın en ünlü spa’larından birine dönüşmüştür.
  • Termal suların buğusu içinde birkaç saatlik keyifli bir dinlenmenin ardından, özel aracımızla Reykjavik’e transfer oluyoruz.
  • Şehrin girişinde modern binalar ve renkli evler arasında yürürken, kuzeyin en yaratıcı şehirlerinden birine adım atmanın enerjisini hissedersiniz.
  • Otele yerleşme sonrası serbest zaman.
  • İsteyen misafirler şehir merkezinde kısa bir akşam yürüyüşü yapabilir; Hallgrímskirkja Kilisesi’nin önünden kuzey gökyüzünü izlemek ya da deniz kenarındaki “Sun Voyager” heykeli önünde gün batımını yakalamak için mükemmel bir andır.

 

  • Yeryüzünün nefesi, ateşin ve suyun hikâyesi.
  • Sabah kahvaltısının ardından İzlanda’nın doğa, tarih ve mitolojiyi iç içe geçiren en simgesel rotasına doğru yola çıkıyoruz: Golden Circle — Altın Çember.
  • Bu üç durak, bir ülkenin sadece coğrafyasını değil, aynı zamanda ruhunu da anlatır.  
  • İlk durağımız, İzlanda’nın kutsal vadisi Þingvellir Milli Parkı (UNESCO).
  • Burada Kuzey Amerika ve Avrasya tektonik levhalarının birbirinden ayrıldığı yerde yürürken, yeryüzünün canlı bir varlık olduğunu hissedersiniz.
  • Her birkaç yüzyılda bir, kara yavaşça çatlar ve yeni bir İzlanda şekillenir.
  • Aynı zamanda burası, dünyanın en eski parlamentolarından Alþingi’nin (M.S. 930) kurulduğu yerdir — doğa ile insanın kaderinin kesiştiği bir sahne.  
  • İkinci durakta yeryüzü nefes almaya başlar: Geysir Jeotermal Alanı.
  • Yeraltından yükselen buharlar, sülfür kokusu, kabaran toprak ve birkaç dakikada bir gökyüzüne fışkıran Strokkur gayzeri
  • Bu sahne, doğanın nasıl bir güçle hareket ettiğini izleme fırsatıdır — kontrolsüz, ama büyüleyici.  
  • Son durağımız, İzlanda’nın gururu Gullfoss Şelalesi.
  • Buzullardan doğan su, iki kademeli dev bir yarıktan aşağı dökülürken gökyüzünde dans eden sis ve gökkuşaklarıyla birleşir.
  • Suyun sesi, rüzgârın uğultusuyla birleşerek İzlanda’nın kalp atışına dönüşür.
  • Burada durup sadece izlemek bile, doğanın önünde duyulan derin bir saygı anıdır.  
  • Akşamüzeri Reykjavik’e dönüşte şehir ışıkları uzaktan görünür; bir yanda modern hayat, diğer yanda kadim doğa…
  • Bu akşam şehir merkezinde özel veda yemeği alıyoruz.
  • İzlanda mutfağının çağdaş yorumu — taze deniz ürünleri, kuzey otları ve lav tuzu — gezinin son gününe yakışır bir zarafetle sunulur.

 

  • Yolculuğun sessiz yankısı.
  • Son sabahımızı, İzlanda’nın dingin sessizliği içinde karşılıyoruz.
  • Gecenin yavaşça çekildiği, rüzgârın hâlâ soğuk bir melodi gibi estiği bu şehirde, gökyüzü her zamanki gibi gri ama huzurludur.
  • Bir hafta boyunca doğayla, rüzgârla, suyla, taşla kurduğumuz bağ, artık bir seyahatten çok bir farkındalığa dönüşmüştür.
  • Kahvaltının ardından havalimanına transfer.
  • Göz alabildiğine uzanan lav arazileri arasında ilerlerken, sanki dünyanın kenarından ayrılıyormuşuz hissi verir ama aslında belki de sadece içimizdeki sessizliğe geri dönüyoruz.
  • İzlanda’dan ayrılırken, Faroe’nin sislerini, Norveç fiyortlarının yansımalarını ve kuzeyin melankolik güzelliğini ardımızda bırakıyoruz.
  • Uçağın penceresinden son kez bakarken, bu yolculuğun sadece coğrafyalar değil, aynı zamanda duygular arasında da bir geçiş olduğunu fark ederiz.
  • Türk Hava Yolları’nın seferiyle İstanbul’a dönüş.

Bir kez daha şunu hatırlarız:

Bazen yolculuk bitmez, sadece biçim değiştirir.

 

  • Türk Hava Yolları ile İstanbul – Oslo / Reykjavik – İstanbul uçak biletleri
  • Bergen – Vágar ve Vágar – Keflavik bölgesel uçuşları
  • 9 gece konaklama: Oslo (1), Laerdal (1), Bergen (2), Tórshavn (3), Reykjavik (2)
  • Tüm otellerde kahvaltılar
  • 4 akşam yemeği (Laerdal Hotel, Bergen seçkin restoran, Hotel Føroyar Nordik menü, Taste of Iceland gala)
  • Blue Lagoon Comfort bileti (havlu, maske, içecek ve araç bekleme dahil)
  • Programda belirtilen tüm özel araçlı transferler
  • Nærøyfjord tekne turu
  • Flåmsbana panoramik tren + regular tren bağlantısı
  • Bergen şehir turu & Gamle Bergen Açık Hava Müzesi girişi
  • Oslo şehir turu & MUNCH Museum girişi
  • Faroe Adaları turları (Vágar, Saksun, Gjógv, Eiði, Risin & Kellingin, Kalsoy, Viðareiði, Klaksvík)
  • İzlanda Golden Circle turu (Thingvellir, Geysir, Gullfoss)
  • Blue Lagoon ziyareti
  • Profesyonel Türkçe tur liderliği
  • Yerel rehber desteği
  • Kulaklıklı ses sistemi
  • Havalimanı karşılama, bagaj ve yol yardımı
  • Otoyol, park ücretleri ve şoför konaklamaları
  • Dünya Değişmeden Premium Seyahat Kiti
  • Zorunlu mesleki sorumluluk sigortası

 

  • Programda belirtilmeyen yemekler
  • Kişisel harcamalar ve otel ekstraları
  • Blue Lagoon dışında spa, masaj veya özel hizmetler
  • Rehber ve şoför bahşişleri
  • Yurtdışı çıkış harcı
  • İptal ve Sağlık Teminatlı Seyahat Sağlık Sigortası

 

Rota Uçuş No Uçuş Tarihi Kalkış Saati İniş Saati
İstanbul (IST) – Oslo (OSL) TK 1751 11 Haziran 2026 07:10 10:00
Kopenhag (CPH) – İstanbul (IST) TK 1782 20 Haziran 2026 14:55 19:10

Rüzgârın, suyun ve taşın anlattığı bir hikâye.

Kuzey’in uçsuz bucaksız sessizliğine, doğanın insanla kurduğu o eski dengeye doğru bir yolculuk…

Bu rotada fiyortların aynasında yansıyan gökyüzünü, rüzgârla konuşan adaları ve ateşle buzun aynı toprakta nasıl barıştığını göreceğiz.

Norveç’in derin fiyortlarından Faroe Adaları’nın sisli tepelerine, oradan İzlanda’nın volkanik vadilerine uzanan bu güzergâh; yalnızca bir seyahat değil, dünyanın hâlâ dokunulmamış yüzlerine yapılan bir yolculuktur.

Her durakta zaman biraz yavaşlar, doğa biraz daha büyür, insan biraz daha küçülür.

Dünya Değişmeden Premium’un rehberliğinde, sade bir lüks anlayışıyla; konforu, kültürü ve sessizliği bir arada yaşatan bir deneyim sizleri bekliyor.

Munch’un “Çığlık” tablosundaki içsel yankıdan, Flåm treninin penceresinden görülen şelalelere, Faroe’nin sisli limanlarından Blue Lagoon’un sıcak sularına kadar her an, hafızanıza kazınacak kadar güçlü bir hikâye taşıyor.

Neler Yaşayacağız

  • Munch’un İzinde Oslo — Sanatçının ölümsüz eseri The Scream’i yerinde göreceğimiz MUNCH Müzesi ziyareti.
  • Fiyortların Kalbine Yolculuk — Vigeland Parkı, Holmenkollen panoraması ve Sognefjord’a uzanan manzaralı rota.
  • Flåmsbana Panoramik Treni — Avrupa’nın en dik hattında dağlar, vadiler ve şelaleler arasında yavaş bir yolculuk.
  • UNESCO Nærøyfjord Tekne Turu — Sessizliğin, suyun ve bulutların birleştiği büyüleyici fiyort geçişi.
  • Bergen’in Renkli Dünyası — Balık Pazarı, Bryggen UNESCO bölgesi ve Gamle Bergen’de Norveç’in tarihî dokusu.
  • Faroe Adaları’nın Gizemli Köyleri — Saksun, Gjógv, Eiði ve efsanevi Risin & Kellingin kayalıkları.
  • Kalsoy Adası ve Kópakonan Efsanesi — “Fok kızı” mitinin doğduğu adada, doğa ve efsanelerin kesiştiği anlar.
  • Blue Lagoon Deneyimi — Lav taşlarının arasında, İzlanda’nın termal sularında dingin bir arınma.
  • Golden Circle Turu (Thingvellir, Geysir, Gullfoss) — Dünyanın nefes aldığı, yeryüzünün canlı olduğu topraklar.
  • Taste of Iceland Gala Gecesi — Modern Nordik mutfağının yaratıcı lezzetleriyle veda akşamı.

 

NORVEÇ: Schengen Vizesi Gerekli

FAROE ADALARI: Özel Faroe Adaları Kaşeli Danimarka Schengen Vizesi Gerekli

İZLANDA: Schengen Vizesi Gerekli

 

İki kişilik odada kişi başı
5950 EURO
Tek kişi
7050 EURO

Tur Tarihleri

11 Haziran 2026 - 20 Haziran 2026
9 Gece / 10 Gün
5950 EURO
Ön Rezervasyon

Yorumlar

0 Yorum
Henüz yorum yapılmamış.

Bizi takip edin!

Kara Gemi