Sabah kahvaltısının ardından, adanın batı ucundaki Qalansiya kasabasına doğru yola çıkıyoruz.
Yol boyunca adanın vahşi doğası bir kez daha yüzünü gösterir: kireçtaşı kayalıklar, okyanusa inen vadiler ve rüzgârla biçimlenmiş tuzlu bitkilerle çevrili topraklar.
Qalansiya, renkli balıkçı tekneleri, pastel evleri ve sade yaşamıyla Sokotra’nın en karakteristik kasabasıdır.
Buradan kısa bir araç yolculuğuyla adanın doğa harikası Detwah Lagünü’ne ulaşıyoruz.
Turkuaz suları, beyaz kumları ve değişen gelgitleriyle bu lagün, Sokotra’nın belki de en fotojenik manzaralarından biridir.
Öğle saatlerinde lagün kıyısında piknik tarzı öğle yemeği alıyoruz.
Rüzgârın yavaşladığı anlarda, sığ suların içinde yüzlerce deniz canlısı görünür hale gelir — vatozlar, yengeçler, kuşlar ve deniz yıldızları…
Lagünün çevresindeki kuş popülasyonu, özellikle göç mevsiminde olağanüstü zenginlikte olur.
Öğleden sonra, yerel halk arasında “Caveman” olarak tanınan Ellai ile tanışıyoruz.
Ellai, yıllardır lagün kıyısında kendi kurduğu barınakta yaşayan bir adalı.
Kendine özgü yaşam biçimiyle, doğayla insan arasındaki uyumun canlı bir simgesidir.
Bizi balık toplama, kabuklardan süs eşyası yapma gibi günlük ritüellerine tanık olmaya davet eder.
Bu deneyim, Sokotra’nın sadece doğa değil, insan hikâyeleriyle de nasıl büyülediğini gösterir.
Günün sonunda Hadibo’ya dönüş yolculuğuna başlıyoruz.
Akşam otele vardığımızda, ardımızda gökyüzünün turkuazdan mora döndüğü, sonsuz bir sessizlik ve doğayla kurulmuş nadir bir bağ kalır.
Yorumlar
Yeni Yorum