Luksor (1) - Deluxe Nehir Gemisi (4) - Kahire (2)
8 öğle yemeği & 7 akşam yemeği dahil
7 gece 8 gün / 5 * Oteller ve Deluxe Nehir Gemisi
Uçuşumuzdan yaklaşık üç saat önce, gece saatlerinde rehberimizle İstanbul Havalimanı’nda buluşarak check-in işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz. Türk Hava Yolları’nın TK 702 sefer sayılı uçuşu ile saat 02:05’te Hurghada’ya hareket ediyoruz. Yerel saatle 03:45’te varışımızın ardından özel aracımızla otele transfer oluyor ve kısa bir süre dinleniyoruz.
Sabah kahvaltımızı otelde aldıktan sonra, valizlerimizi toparlayarak Nil’in kıyısında yer alan Antik Mısır’ın en etkileyici kentlerinden biri olan Luksor’a doğru yola çıkıyoruz. Yol üzerinde, Nil’in sol yakasında bulunan ve Antik Mısır’ın kutsal tanrıçalarından Hathor’a adanmış olan Dendera Tapınak Kompleksi’ni ziyaret ediyoruz. Bu tapınak, ejiptoloji bilimi açısından son derece değerli bir kaynaktır; tavan süslemelerindeki astrolojik betimlemeler, duvarlara işlenmiş kabartmalar ve hâlâ renklerini koruyan detaylar, hem sanatsal hem de kozmolojik açıdan büyük bir öneme sahiptir. Dendera, aynı zamanda Roma dönemine kadar aktif olarak kullanılan sayılı Antik Mısır tapınaklarından biri olması nedeniyle geç dönem inanç sistemine dair önemli ipuçları barındırır.
Ziyaretin ardından Luksor’a geçiyor ve otelimize yerleşiyoruz. Günün kalanını dinlenerek geçiriyor, yoğun keşif programımıza hazırlık yapıyoruz. Konaklamamız Luksor’daki otelimizde gerçekleşiyor.
Yemekler: Kahvaltı, öğle ve akşam
Konaklama: King TUT Hotel 4* vb / Jolie Ville Resort & SPA Hotel 5* vb.
Kahvaltının ardından otelden ayrılarak, Antik Mısır’ın kalbi sayılan Luksor’un doğu yakasında yer alan iki görkemli tapınak kompleksini keşfe çıkıyoruz. İlk olarak, Nil Nehri kıyısında konumlanan ve Güneş Tanrısı Amon-Ra’ya adanmış olan Luksor Tapınağı’nı ziyaret ediyoruz. Bu zarif ve simetrik yapı, firavun III. Amenhotep döneminde inşa edilmeye başlanmış, II. Ramses tarafından tamamlanmıştır. Tapınak, özellikle gece ışıklandırmasıyla birlikte eşsiz bir atmosfer sunar; dev sütunlar, Ramses’in heykelleri ve sfenksli kutsal yol ziyaretçilerini zamanın dışına çıkarır. Luksor Tapınağı, dini bir mekân olmanın ötesinde, firavunların tanrılarla olan ilişkisini kamusal alanda gösterdiği siyasi bir sahne olarak da önemli bir rol oynamıştır.
Ardından, yürüyerek veya kısa bir araç yolculuğuyla, Antik Mısır’ın en büyük ve en kapsamlı dini yapılar topluluğu olan Karnak Tapınağı’na geçiyoruz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu dev kompleks, yaklaşık iki bin yıl boyunca farklı firavunlar tarafından genişletilmiş ve süslenmiştir. İçinde yer alan hipostil salon, 134 dev sütunu ile Antik Mısır mimarisinin zirve noktalarından biridir. Tapınağın girişindeki iki obeliskten biri ise, günümüzde İstanbul’daki Sultanahmet Meydanı’nda “Dikilitaş” adıyla 16 asırdır ayakta durmaktadır. Bu detay, Mısır’ın kadim etkisinin bugüne kadar nasıl uzandığını da simgeler.
Ziyaretlerimizin ardından, Nil Nehri boyunca gerçekleşecek unutulmaz yolculuğumuz için De Luxe sınıfındaki nehir gemimize geçiyoruz. Gemiye giriş ve kabinlere yerleşmenin ardından, öğle ve akşam yemeklerimizi gemide alarak nehrin dingin akışı eşliğinde büyüleyici bir keşfe başlıyoruz.
Yemekler: Kahvaltı, öğle ve akşam
Konaklama: Sonesta Moon Goddess De Luxe Nehir Gemisi vb.
Sabah erken saatlerde otelden ayrılarak, Antik Mısır’ın Yeni İmparatorluk Dönemi’ne (M.Ö. 1550–1070) başkentlik yapmış olan Teb’in batı yakasında yer alan efsanevi Krallar Vadisi’ne doğru yola çıkıyoruz. Bu kutsal nekropol, firavunların ölümden sonraki yaşama hazırlandıkları en görkemli alanlardan biridir. Kayaların içine ustalıkla oyulmuş mezarlar, dönemin sanatsal zenginliğini ve dini anlayışını yansıtan duvar resimleriyle bezeli olup, firavunların ölümsüzlük inancını taşır. Burada, aralarında Tutankhamun’un da bulunduğu birçok önemli hükümdarın mezarı yer almaktadır.
Ziyaretimizde özellikle, Antik Mısır’ın en sıra dışı figürlerinden biri olan ve erkek egemen taht geleneğini yıkarak firavun unvanını resmen taşıyan ilk kadın hükümdar Hatşepsut’un tapınağına odaklanıyoruz. Kayalık bir yamaca inşa edilmiş üç teraslı bu anıtsal yapı, zarif sütunları ve simetrik mimarisiyle Mısır’da eşi benzeri olmayan bir örnektir. Hatşepsut’un hem siyasi zekâsını hem de tanrısal kimliğini yücelten rölyeflerle süslü bu tapınak, onun yönetimdeki gücünü ve vizyonunu yansıtır.
Günün son durağı ise, III. Amenhotep’in Thebai Tapınağı’nın ayakta kalan iki dev heykeli olan Memnon Sütunları. Antik dönemde mitolojik anlamlar da yüklenen bu heykellerin önünde kısa bir fotoğraf molası verdikten sonra, gemimize dönerek öğle yemeğimizi alıyor ve Nil Nehri boyunca Asvan yönüne doğru büyüleyici nehir yolculuğumuza devam ediyoruz. Akşam, Edfu önlerinde demirleyen gemimizde konaklıyoruz.
Yemekler: Kahvaltı, öğle ve akşam.
Konaklama: Sonesta Moon Goddess De Luxe Nehir Gemisi vb.
Gemide aldığımız kahvaltının ardından, Nil’in sol yakasında yer alan Edfu kentinde karaya çıkıyor ve Mısır’ın Helenistik döneminden günümüze kadar en iyi korunmuş yapılarından biri olan Edfu Tapınağı’nı ziyaret ediyoruz. Şahin başlı gökyüzü tanrısı Horus’a adanmış bu etkileyici tapınak, Ptolemaios Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş olup geleneksel Antik Mısır mimarisini sadakatle sürdürmesiyle dikkat çeker. Tapınak duvarlarında yer alan detaylı kabartmalar, Horus’un düşmanlarıyla olan mitolojik savaşlarını tasvir ederken, Antik Mısır’daki dini ritüeller hakkında da önemli bilgiler sunar.
Öğle yemeğimizi gemide aldıktan sonra tekrar karaya çıkıyor ve bu kez Nil’in sağ yakasında yer alan Kom Ombo kentine doğru hareket ediyoruz. Burada, Mısır’ın eşsiz tapınaklarından biri olan Kom Ombo Tapınağı’nı geziyoruz. Sıradışı bir biçimde iki tanrıya—timsah başlı su tanrısı Sobek ve ışık ile iyiliğin sembolü olan Haroeris (bir diğer Horus formu)—ithaf edilen bu simetrik yapı, aynı eksen üzerinde inşa edilmiş iki ayrı kutsal alan içerir. Tapınağın içindeki tıp aletleri kabartmaları ve mumya haline getirilmiş timsah örnekleri, Antik Mısır’da sağlık ve doğayla olan ilişkiye dair ilginç ipuçları sunar.
Günün sonunda, Asvan yönüne doğru yol almaya devam eden gemimizde akşam yemeğimizi alıyor, geleneksel Mısır eğlenceleri eşliğinde bu büyüleyici günü sonlandırıyoruz. Konaklamamız gemide gerçekleşiyor.
Yemekler: Kahvaltı, öğle ve akşam.
Konaklama: Sonesta Moon Goddess De Luxe Nehir Gemisi vb.
Sabahın erken saatlerinde paket kahvaltılarımızı alarak otelden ayrılıyor ve çölün sessizliğinde, Yengeç Dönencesi’ni aşarak güneye doğru ilerliyoruz. Uzun ama büyüleyici bu yolculuğun sonunda, Nil Nehri’nin kıyısında yer alan ve Antik Mısır’ın en görkemli yapılarından biri kabul edilen Ebu Simbel Tapınakları’na ulaşıyoruz. Ramses II tarafından inşa ettirilen bu tapınak kompleksi, bir yandan firavunun tanrısal gücünü pekiştirmeyi amaçlarken diğer yandan da güney sınırındaki Nubya halklarına Mısır’ın kudretini göstermek üzere adeta siyasi bir manifesto niteliği taşır.
Tapınağın dış cephesini süsleyen dört dev Ramses heykeli ve iç mekânlarındaki kabartmalar, özellikle M.Ö. 1274 yılında Hititler’le yapılan Kadeş Savaşı’na odaklanır. Bu savaş, Mısır ile Anadolu’da hüküm süren Hitit İmparatorluğu arasında gerçekleşmiş ve tarihin bilinen ilk büyük ölçekli süvari savaşlarından biri olmuştur. Tapınaktaki kabartmalarda, Ramses II savaş alanında tek başına kahramanca savaşırken betimlenmiş; Hitit ordusunu alt ettiği ve zaferini tanrılara adadığı sahnelerle ölümsüzleştirilmiştir. Oysa tarihsel olarak savaşın sonucu kesin bir zaferle değil, Hititler ve Mısırlılar arasında imzalanan tarihin ilk yazılı barış anlaşmasıyla noktalanmıştır. Bu antlaşma, diplomasinin ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir ve bir kopyası bugün New York’taki Birleşmiş Milletler binasında sergilenmektedir.
Ramses’in bu savaşı kendi lehine abartarak tasvir etmesi, Antik Mısır’da firavunların gücünü ve tanrısal yetkisini meşrulaştırma yönteminin bir parçasıdır. Ebu Simbel Tapınağı da bu anlamda sadece bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda görsel bir ideolojik bildiridir. Bu etkileyici ziyaretten sonra gemimize dönerek öğle ve akşam yemeklerimizi alıyor, Nil’in sularında sakin bir geceye hazırlanıyoruz.
Yemekler: Kahvaltı, öğle ve akşam.
Konaklama: Sonesta Moon Goddess De Luxe Nehir Gemisi vb.
Kahvaltının ardından gemimizden ayrılarak karaya çıkıyoruz ve Asvan’da Nil Nehri üzerindeki adalardan birinde yer alan büyüleyici Filai Tapınağı’nı ziyaret ediyoruz. Tanrıça İsis’e adanmış olan bu tapınak, Antik Mısır’daki en kutsal tanrısal birlikteliklerden birini temsil eder: Osiris’in eşi, Horus’un annesi ve doğurganlık ile sihrin koruyucu ruhu olan İsis. Tapınak, Nil sularının yükselmesiyle yok olma tehlikesi geçirdiğinden, UNESCO’nun başlattığı kurtarma operasyonu kapsamında 1970’lerde orijinal yerinden sökülerek günümüzdeki Agilkia Adası’na taşınmıştır. Bu yönüyle Filai, antik kutsallıkla modern koruma bilincinin buluştuğu eşsiz bir örnektir.
Ziyaretin ardından yerel bir restoranda öğle yemeğimizi alıyor ve sonrasında Asvan’ın en geleneksel deneyimlerinden biri olan feluka gezisine çıkıyoruz. Yelkenli bu zarif teknelerle Nil’in üzerinde süzülürken, nehir kıyısındaki hayatı izleme fırsatımız oluyor. Gezimiz sırasında uğradığımız Kitchener Adası, 1. Dünya Savaşı sırasında Mısır’da İngiliz Başkonsolosu olan Mareşal Kitchener’a hediye edilmiş ve onun Hindistan’dan getirttiği tropik bitkiler sayesinde zamanla yemyeşil bir botanik bahçesine dönüşmüştür. Egzotik ağaçlar, renkli çiçekler ve kuş sesleri arasında yapılan bu yürüyüş, Asvan’ın doğayla iç içe yüzünü gözler önüne serer.
Günün sonunda, akşam yemeğimizi yerel bir restoranda aldıktan sonra Asvan Havalimanı’na transfer oluyoruz. Mısır Hava Yolları’nın HK15 seferiyle saat 22:45’te Kahire’ye uçuyor, gece yarısı 00:10’da şehre varıyoruz. Ardından otele transferimiz gerçekleşiyor ve konaklamamız başlıyor.
Yemekler: Kahvaltı, öğle ve akşam.
Konaklama: Sofitel Cairo Nile Hotel 5*vb.
Kahire’de geçirdiğimiz bu anlamlı gün, Antik Mısır’ın görkemli mirasından günümüz Hristiyan izlerine uzanan katmanlı bir zaman yolculuğu sunuyor. Sabah kahvaltımızın ardından ilk durağımız, büyük bir merakla beklenen Büyük Mısır Müzesi oluyor. Gize Piramitleri’nin eteklerinde, modern mimarisi ve etkileyici koleksiyonuyla kısa süre önce kapılarını açan bu dev müze, sadece Mısır’ın değil, tüm dünyanın en önemli arkeolojik merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Özellikle Tutankhamun’un mezarından çıkan eşyaların tamamının ilk kez bir arada sergileniyor olması, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunuyor. Müzede yer alan etkileşimli sergiler ve dijital anlatımlar sayesinde, Antik Mısır tarihi yalnızca okunmakla kalmıyor, hissediliyor.
Müze ziyaretimizin ardından, daha klasik bir anlatımla şekillenen Ulusal Mısır Medeniyeti Müzesi’ne geçiyoruz. Bu çağdaş yapı, prehistorik dönemlerden başlayarak Mısır tarihinin bütün evrelerini kronolojik bir çizgide sunuyor. Kraliyet mumyaları galerisi ise, geçmişin gölgesinde büyüleyici bir sessizlikle ziyaretçilerini karşılıyor.
Öğle saatlerinde Kahire’nin kalbinin attığı yerlerden biri olan El-Halili Çarşısı’na geçiyoruz. Labirent gibi sokakları, altın işlemeciler, baharatçılar ve geleneksel el sanatları dükkânlarıyla bu çarşı, yüzyıllardır kesintisiz süren bir ticaret hayatının izlerini taşıyor. Burada kısa bir mola verip bölgeye özgü içeceklerin tadına bakma fırsatı buluyoruz. Nane yapraklarıyla servis edilen geleneksel çay bin nane (naneli çay) serinletici aromasıyla ferahlatırken, tarçınlı, yoğun kıvamlı ve hafif baharatlı Mısır usulü sahlep ise geçmişin sıcak bir yudumu gibi hafızalarda yer ediyor. Öğle yemeğimizi de çarşının hemen yakınında bulunan yerel bir restoranda alıyoruz.
Günün son bölümünde ise Kahire’nin en kadim ve ruhani bölgelerinden biri olan Kıptî Mahallesi’ne doğru yöneliyoruz. Bu mahalle, Mısır’daki Hristiyanlık tarihinin kalbinde yer alır. Ziyaretimiz sırasında, Hz. Meryem ve bebek İsa’nın, Kral Hirodes’in zulmünden kaçarak Mısır’a geldiklerinde bir süre konakladığına inanılan Aziz Sergius ve Bacchus Kilisesi’ni görüyoruz. Alt katındaki mağarada yer alan kutsal alan, Hristiyan hacıların en çok ziyaret ettiği noktalardan biridir. Aynı mahallede yer alan Asma Kilise (El Muallaqa) ise, Roma dönemine ait bir kalenin üzerine inşa edilmesi nedeniyle “sarkıtılmış kilise” adını alır ve mimari açıdan eşsiz bir güzellik sunar.
Günün sonunda otelimize dönerek akşam yemeğimizi alıyor ve hem Antik Mısır’ın ihtişamıyla, hem de modern Mısır’ın ruhani zenginliğiyle dolu bu unutulmaz günü dinlenerek tamamlıyoruz.
Yemekler: Kahvaltı, öğle ve akşam.
Konaklama: Sofitel Cairo Nile Hotel 5*vb.
Turumuzun son gününde, Mısır uygarlığının doğuşuna tanıklık eden en önemli mimari eserleri keşfetmek üzere otelimizdeki kahvaltının ardından yola çıkıyoruz. İlk durağımız, M.Ö. 27. yüzyılda inşa edilen ve tarihte taştan yapılmış ilk büyük anıt olarak kabul edilen Sakkara Basamaklı Piramidi. Firavun Coser için mimar İmhotep tarafından tasarlanan bu yapı, klasik piramit mimarisinin öncüsüdür. Yükseltilmiş basamaklardan oluşan formu, göğe yükselen bir merdiven gibi, firavunun tanrılara ulaşma arzusunun taş kesilmiş halidir. Aynı zamanda Antik Mısır’daki ilk büyük ölçekli mühendislik başarısı olarak kabul edilir.
Sakkara’nın ardından kısa bir yolculukla Dahşur Kraliyet Nekropolü’ne ulaşıyoruz. Burada, Mısır piramit mimarisinin evrimine tanıklık ediyoruz. Önce Yamuk Piramit olarak bilinen yapı karşımıza çıkıyor. Bu piramit, eğimin yarıda değiştirilmesi nedeniyle üst kısmı daha basık görünür ve firavun Sneferu’nun yapım sürecinde yaşanan yapısal denemelerin bir ürünüdür. Hemen ardından, düzgün eğimli kenarlarıyla Kızıl Piramit, tarihte ilk “gerçek” piramit formunu temsil eder. Kireçtaşı kaplaması zamanla kaybolmuş olsa da çekirdeği hâlâ tüm ihtişamıyla ayakta duran bu piramit, Mısır’daki anıtsal mimarinin doruk noktasına işaret eder.
Öğle saatlerinde bölgedeki yerel bir restoranda yemeğimizi aldıktan sonra, rotamızı Gize Yaylası’na çeviriyoruz. Burada, Antik Dünyanın Yedi Harikası arasında günümüze ulaşan tek yapı olan Büyük Gize Piramidi ile karşı karşıya geliyoruz. Firavun Keops’a ait olan Büyük Piramit, hem hacmi hem de mimari gizemiyle binlerce yıldır bilim insanlarının, tarihçilerin ve gezginlerin ilgisini çekmiştir. Yanında yer alan Kefren ve Mikerinos piramitleri, bu kutsal nekropolün bütünlüğünü oluşturur. Gize Yaylası’nın simgesi haline gelen Büyük Sfenks ise, firavun yüzüyle aslan bedenini birleştiren dev heykeliyle Mısır mitolojisinin ve sanatının derinliğini yansıtır. Gizemli bakışıyla çölü izleyen bu yapıt, yüzyıllardır çözülemeyen anlamları ve efsaneleriyle zihinlerde yer eder.
Bu eşsiz ziyaretin ardından havalimanına doğru yola çıkıyor, Türk Hava Yolları’nın TK695 sefer sayılı uçağı ile saat 20:50’de İstanbul’a hareket ediyoruz. Yerel saatle 26 Ocak Pazartesi, gece 00:20’de İstanbul Havalimanı’na vararak bu büyüleyici ve tarih kokan yolculuğumuzu tamamlıyoruz.
Bir başka Dünya Değişmeden seyahatinde görüşmek üzere…
Yemekler: Kahvaltı ve öğle.
Rota | Uçuş No | Uçuş Tarihi | Kalkış Saati | İniş Saati |
İstanbul (IST) - Hurghada (HRG) | Tk702 | 18 Ocak 2026 | 01:55 | 03:45 |
Kahire (CAI) - İstanbul (IST) | TK695 | 25 Ocak 2026 | 20:40 | 00:10 (+1) |
Halikarnaslı Büyük Herodot’un sözlerinden yola çıkarak söyleyebiliriz ki: “Mısır’a Tanrı’nın en büyük armağanı Nil’dir, Nil’in tarihe en büyük armağanı da Mısır.” Bu ifade, yalnızca bir coğrafi tespitten ibaret değildir; aynı zamanda Mısır kültürünün özü olan “nilotik” yaşam biçimini de tarif eder. Çölün ortasında uzanan bu verimli nehir, bir medeniyetin yalnızca tarımsal değil, dini, mimari ve entelektüel temellerini de şekillendirmiştir. Yüzölçümü bir milyon kilometrekareyi bulan Mısır’da, yaşam yalnızca Nil Vadisi boyunca uzanan yaklaşık elli bin kilometrekarelik dar bir şeritte mümkün olmuştur. Bu sınırlandırılmış alan, insanlık tarihinin en büyük uygarlıklarından birinin doğuşuna sahne olmuş; kıtlıkla verim, ölümle ölümsüzlük, çöl sessizliğiyle tapınak görkemi bu dar alanda iç içe geçmiştir.
İşte biz de bu büyüleyici coğrafyanın, tarih boyunca ayakta kalmayı başarmış kadim kültürünü yerinde deneyimlemek için yola çıkıyoruz.
Bu Seyahatte Neler Yaşayacağız?
• Nil Nehri boyunca sakinliğin, tarihin ve doğanın iç içe geçtiği görkemli bir tekne yolculuğuna çıkacak; Edfu, Kom Ombo ve Philae Tapınakları’nda Antik Mısır ile Yunan sanatının Helenistik dönemdeki zarif birlikteliğine tanıklık edeceğiz. Gün batımında nehir kıyısında süzülen manzaranın büyüsüne kapılarak, dünyanın en kadim su yollarından birinde huzuru hissedeceğiz.
• Luksor ve Karnak Tapınakları’nın sütunlar arasında yükselen sessiz gücünde, Yeni İmparatorluk Dönemi’nin ihtişamını hissedecek; Krallar Vadisi’nin kaya mezarları arasında firavunların ölümsüzlüğe yürüyüşüne eşlik edeceğiz.
• Ebu Simbel Tapınağı’nda, II. Ramses’in iktidarını yücelten dev heykeller karşısında Mısır’ın politik görkemine tanık olacak; Kadeş Savaşı sonrasında Hititlerle kurulan diplomatik dengenin izlerini yorumlayacağız.
• Dendara Tapınağı’nda Tanrıça Hathor’a adanmış astrolojik kabartmalar ve özgün rölyeflerle süslenmiş salonlar arasında, Antik Mısır’ın daha az bilinen sanatsal mirasını keşfedeceğiz.
• Kahire’deki Büyük Mısır Müzesi ve Ulusal Medeniyet Müzesi’nde; Tutankhamun’un hazinelerinden kraliyet mumyalarına kadar uzanan binlerce yıllık tarihin izleri arasında büyüleneceğiz.
• Kıptî Mahallesi’nin dar sokaklarında, Hz. İsa ve Hz. Meryem’in Mısır’a kaçış efsanesine ev sahipliği yapan kutsal mekânlarda yürüyerek, erken Hristiyanlığın bu topraklardaki izlerini anlamlandıracağız.
• El-Halili Çarşısı’nın labirent gibi sokaklarında kaybolacak, baharat kokuları arasında naneli çay (çay bin nane) ve Mısır usulü sahlep gibi geleneksel tatları deneyeceğiz.
• Sakkara, Dahşur ve Gize üçgeninde; Basamaklı Piramit’ten Yamuk ve Kızıl Piramit’e, oradan Keops’un gölgesine uzanan bir çizgide Mısır mimarisinin evrimini izleyecek, taş bloklar arasında yükselen mühendislik dehasını çözümleyeceğiz.
Egzotik yapısı bozulmadan, ritüellerin sesi çöl kumlarına karışmadan,
Nil’in kıyısında kurulan şehirler zamanın ağırlığı altında ezilmeden;
kısacası Dünya Değişmeden,
Firavunların izlerini takip ederek, gökyüzüne yükselen piramitlerin gölgesinde, anıtlarla konuşan bir geçmişe doğru egzotik bir yolculuğa çıkıyoruz…
Umuma mahsus (bordo) pasaport sahibi Türk vatandaşlarının vize alması gerekmektedir. (Varışta kapıda vize alınabilmektedir.)
Yeşil pasaport sahibi Türk vatandaşları Mısır’a vizesiz giriş yapabilir.
Mısır’da resmi para birimi olan Mısır Lirası kullanılır. Uluslararası kısaltması EGP’dir.
Yorumlar
Yeni Yorum